Kardeşim Hacer’in evlilik hazırlıklarıyla ilgili ufak ve son ayrıntıları anlatmaya devam ediyorum. Annem ve Hacer hazır satılan kına keselerini beğenmeyince kına gecesinin keselerini kendileri diktiler. Gelinlikçiden alınan artık tül ve organze parçaları kınalar için kese şeklinde dikildi ve kurdelelendi. Kuruyemiş için olan keseler ise kare şeklinde kesilen tül parçalarının etrafından kurdele geçirilerek yapıldı. Kına sepetlerini de gene Annem kendisi süsledi.
Kına gecesi güzel geçti. Hacer’i bir türlü ağlatamadık. Kına gecesinde bilindiği gibi gelinin elini açmadığı söylenip kayınvalidenin ufak hediyesini gelinin eline koyması beklenir. Bu arada komik birşey oldu. Hacer’e kına yakacağım zaman “gelin elini açmıyor” deyince küçük bir çocuk “niye açmıyorsun açsana elini aç hadi” diye söylenmesi çok komikti doğrusu. Kendimi tutamadım :)
Gecenin sonunda ellerimize kına yaktık. Ben kınayı fazla sevmesemde kardeşimden hatıra kalması için o akşama özel ilk defa elime kına yaktım. Bir miktar kınayı da kına yağı yapmak üzere eve getirdim. Bunlarda kınalı ellerimiz.
Hacer ile ilgili son ayrıntı ise düğünle ilgili değil. Hacer’in benim bohçama koyduğu eşarp gerçekten çok anlamlı bir hediye oldu benim için. Bitkilerin latince isimlerini ezberlemeye olan merakımın farkında olan kardeşim bana üzerinde çeşitli çiçekler ve çiçeklerin latince isimleri olan bir eşarp almış. O kadar ince bir düşünceydi ki şu ana kadar aldığım en ince en esprili hediye olduğunu düşünüyorum. Birgün yanında iki oğlu, önde ikiz bebek arabası içinde ikiz kızları olan ve başında olan alttaki eşarbını çekiştirerek latince bitki isimlerini ezberlemeye çalışan birini görürseniz kesinlikle o benimdir:)
Bu günü kaçırdığım için çok üzgünüm.. hatta hepinizin ellerini bir arada görünce kıskandım keşke sonradan fotomontajla benimkinide koysaydın… :)